yarım kalan bir mini faaliyet ve öğrenilenler: beslenme, yağmur, ekipman

merhaba. frigya vadisinde yaklaşık 4-5 günlük bir faaliyet planladım. amacım rotadaki yolları takip etmek ancak hiçbir köye uğramadan, yalnızca su kaynaklarını kullanarak medeniyetle irtibata geçmeden en uzun süre yürümek, bu konudaki bilgilerimi test etmek ve yeni deneyimler edinmekti. outdoor konusunda henüz tecrübeli sayılmam.
çantam ve içeriğini hiçbir köyden gıda almayacak şekilde yalnızca su kaynaklarını kullanacak şekilde doldurmaya çalıştım. Artı ve eksileriyle sizlerle de paylaşmaya çalışacağım

-çanta : Osprey atmos ag 65 lt ( 2200 gram. nispeten ağır ancak anti-gravitiy denilen sırt sistemi iyi çalışıyor ve kondisyonsuz olan beni bile yormadı. yükleme ağzı dar, omuz pedleri gerçekten cok kalın ve yumuşak)
-çadır: ferrino emperor 1 (2000 gram. 5 mevsim ekspedisyon cadırı. paketlenmiş boyutu çok küçük. tek kişilik ancak içi tabut gibi değil. 8 saatlik sağanak yağmurda içeri su almadı)
-uyku tulumu: decathlon simond ( 1250 gram. 800 dolgu. sıkıştırınca voleybol topu kadar oluyor çantada az yer kaplıyor. -5 derece konfor sıcaklığı. sıkıştırma torbası ince, patlayacak diye korkutuyor insanı)
-mat: thermarest z-lite köpük mat ( 410 gram. Z şeklinde katlanması nedeniyle daha az yer kaplıyor. yemek pişirirken oturak olarak da kullanılabiliyor. R değeri çok iyi değil)
-şişme mat: naturehike modelini tam hatırlayamadım ( 450 gram. paketlenmiş boyutu 1 ltlik karton sütler kadar. )
-marmot spire gore-tex ceket ( 700 gram. görece ağır ancak su geçirmezliği iyi)
-millet wild alps polar ( 410 gram. polartec kumaş. biraz fazla yer kaplıyor.)
-gıda;
-yayla hazır etli kuru fasülye 3 adet ( pratik. hazır. tadı gayet güzel. aşırı tuzlu ve baharatlı değil.orta derecede karbonhidrat, kalitesiz protein, görece düşük kalori 320kcal. ağır. 250gram)
-yayla hazır etli nohut 3 adet (yukaridekilerin aynısı)
-dardanel ton balık 120 gram poşet 2 adet ( pratik. hazır. tadı göreceli:)) . yüksek oranda kaliteli protein, kaliteli doymamış yağ, karbonhidrat fakir, orta kalori 340 kcal.)
-yumurta 6 adet ( çok pratik değil. kuru gıdalara göre ağır. saklama kabı gerektirdiği için yer kaplıyor. yüksek kaliteli protein, düşük karbonhidrat, yüksek yağ. 75 kcal adet)
-üçgen peynir 24 adet ( pastörize. dandik. kolay kolay bozulmuyor. pratik. paketli. yüksek yağ ve tuz. yüksek kalori . 131 kcal adet)
-yayla hazır kayısı hoşafı 2 adet ( hazır ve pratik. lezzetli. ağır 250 gram. kamptaki kabızlık problemi için birebir. yüksek karbonhidrat, düşük protein ve yağ. yüksek ve hızlı kullanıma hazır şeker kalorisi 1200kcal)
- yedek çorap, t-shirt, 20.000mah powerbank, kafa lambası, aksiyon kamerası, ocak, kartuş, bardak, pişirme tenceresi ile toplam ağırlık 14kg oldu.

daha yazmayı unuttuğum gıdalar olabilir. ortalama bir erkeğin kamp yükü altında günde 10-15 km yürüdüğünü varsayarsak günlük enerji ihtiyacı yaklaşık 2800-3000kcal kadardır. bu miktar kilo vermemesi için gereken minimum miktardır. yukarıdaki gıdalarla beslenilse bile günlük enerji ihtiyacı çoğu zaman karşılanamıyor. bu durumda çok daha fazla gıda götürmek gerekiyor. burada " o zaman yüksek kalorili besinleri götürelim" diyebilirsiniz haklı olarak. bu sefer de noddle, makarna, çikolata, bisküvi gibi gıdalardan işlenmiş şeker ve kalitesiz düşük miktarda protein alıyoruz. uzun sürecek bir ekspedisyonda bu tip beslenmek hızla kas kitlenizin kaybına sebep olur. kaliteli beslenmede ise çok miktarda ve ağır gıda götürmemiz gerekiyor. bu nedenle katır, kızak gibi yük taşıma elemanları olmadan uzun sürecek bir ekspedisyonda günlük enerji ihtiyacını karşılayacak kaliteli gidayı taşımak pratik olarak imkansızdır. burada yapılacak en uygun yaklaşım ekspedisyon öncesi beslenmek ve organizmayı bu uzun süren stres ve katabolizmaya hazırlamaktır. ekspedisyon sırasında (uzun süren) kilo kaybı kaçınılmazdır (kamp yükünü yalnızca siz taşıyacaksanız).

benim yürüyüşüm bitmeyen sağanak nedeniyle 2. gün 50. kmde son buldu. bir sonraki faaliyetimde neler yapmam veya neler yapmamam gerektiğini , besin olarak daha hafif ve aynı kaitedeki alternatifleri bulmayı öğrendim. sizin de bu yazıya katkılarınız, eleştirileriniz olursa sevinirim
 
Geçmiş olsun, her faaliyet bir çok şey öğretiyor insana. Ben faaliyetlerde ara öğünler için genel olarak enerji vermesi amaçlı kuruyemiş taşıyorum. Bunları da gün sayısına göre ufak torbalara ayırıp kolay erişebileceğim bir yerde tutuyorum. Beslenme olarak ben de benzer tarzda ürünler kullanıyorum. Kuru fasulye fazla olmasından dolayı onun yerine ilk günler tüketebileceğiniz kavurma veya kuru et tarzı gıdalarda tüketebilirsiniz. Tek kişi olunca tabii ortak kullanılabilecek tüm şeyler tek kişiye biniyor bu da ister istemez kısıtlıyor insanı. Tek olduğumda ben de benzer şeyler taşıyorum fakat 2 kişi olunca yemeği epey çeşitlendiriyoruz. 3-5 gün için hazır paket gıdalar gayet güzel oluyor. Fakat daha uzun faaliyetlerde yük epey arttığından mecburen su da şişebilen kuru gıdalara yöneliyorum (makarna, bulgur gibi). :) Devamı gelir umarım.
 
@Topalali
Faaliyetinizin yarıda kalmasına üzüldüm. Her birimizin faaliyet esnasında yağmura yakalanmışlığı vardır eminim. Ancak sizin ki nasıl bezdirecek miktarda yağdıysa yarım bırakmak durumunda kalmışsınız.
Aslında yazınızın gıda kısmına kadar ağırlık dengesi gayet iyi gidiyordu. Gereksiz ya da ağır bir şey almamışsınız gibi görünüyor. Ancak gıda da az biraz yanlışlar olmuş (sakın yanlış anlamayın, hangimiz yapmadık ki benzer hataları. 26 kg çantayla trans faaliyet yapmışlığım var). @dikeydunyam da gayet iyi özetlemiş aslında. İkmalsiz faaliyetlerde, hele bir de süre 4-5 günden uzunsa, gıda seçiminde ince eleyip sık dokumak gerekiyor. Sizin örneğinizde kayısı hoşafı ve hazır haldeki yemekler hem ağırlığı arttırmış hem de gereken kaloriyi sağlamakta zayıf kalmış. Hafif, kuru ve suyla birlikte şişen gıdalar daha alternatifler sunuyor.
Belki okumuşsunuzdur ama şu üç yazıyı yine de paylaşmak istedim. Fikir verici olacaktır.
Noddle gibi işlenmiş gıdaların sağlıksızlığı konusunda hem fikiriz. Ancak bunların tüketimini sadece faaliyetlerle sınırlı tuttuğumuzda zararları da minimuma inmiş olur. Son olarak faydalı bir başlık açtığınız düşüncesindeyim.
 
@dikeydunyam @Everhard
Cevaplarınız icin çok teşekkür ederim. Benim bu faaliyetim bir mini bir projeydi. Klasik olarak kısa sayılabilecek kamplarda yenilenlerden biraz farkli yapmaya çalıştım. Ben İç hastalıkları uzmanıyım. Aynı zamanda Klinik Nutrisyon (tıbbi profesyonel beslenme) ile de ilgileniyorum. Bu faaliyetimde hem Klinik bilgi birikimimi hem de outdoor alanındaki bilgilerimi harmanlayarak bir faaliyet yapmaya çalıştım.
Bu arada o yazıları okudum. Evet ülkemizde klasik olarak kamplarda tüketilen belli başlı gidalar var. günlük hayattaki kalitede ve standartta bir beslenme amaclamak uzun süreli yürüyüşlerde pratik olarak mümkün olmuyor. O nedenle daha önceki bir yazimda belirttigim gibi iki üç günlük yürüyüşlerde kalori saymak manasızdır. Benim yaptığım ise standart kısa yürüyüşlere referans değildir. Paketi açılıp sıcak su konularak tuketilen hazir kamp yemekleri amerikan ekolünde cok popülerdir ve bunlar amerikan yasam tarzının outdoora yansıması olarak degerlendirilebilir. Bu tur gıdalar avrupa ekolünde cok fazla meşhur degiller . Sağlıklı olma konuları hala soru işareti barındırıyor.
su ile şişen ve daha yüksek kalorili gıdalar ise kaliteli ve bizim icin esansiyel olan bazi nutrientleri maalesef içermez. Zaten yaz ve kış olmak uzere uzun ekspedisyonlarda beslenme ile ilgili önümüzdeki zamanlarda yazılar yazmaya çalışacağım. Umarım faydalı olur. Tekrardan teşekkürler
 
dardanel-tada-summit-to-eat-kamp-yemekleri.jpg


Soldaki üçlü 520 gram ağırlığında ve 580 kalori enerji ihtiva ediyor. Sağdaki çözüm ise 126 gram ağırlığında ve 665 kalori.

İki yıl önce İngiltere'den sağdaki dondurularak kurutulmuş hazır kamp gıdasından almıştım. Envaitürlü çeşidi var. Bir bardak kadar suyu ısıtıp ekliyorsun, 1-2 dakika içinde hazır oluyor, hatta tabak taşımaya bile gerek yok. Bizdeki hazır gıda çözümlerini yanında taşımaya kalksan 1,5 kilo / gün tutuyor neredeyse. 10 günlük gıda 15 kilo şaka gibi. Doğu'da askerlere rasyon taşıtıyorlar. Adamların arazide feleği şaşıyor.
 
merhaba. frigya vadisinde yaklaşık 4-5 günlük bir faaliyet planladım. amacım rotadaki yolları takip etmek ancak hiçbir köye uğramadan, yalnızca su kaynaklarını kullanarak medeniyetle irtibata geçmeden en uzun süre yürümek, bu konudaki bilgilerimi test etmek ve yeni deneyimler edinmekti. outdoor konusunda henüz tecrübeli sayılmam.
çantam ve içeriğini hiçbir köyden gıda almayacak şekilde yalnızca su kaynaklarını kullanacak şekilde doldurmaya çalıştım. Artı ve eksileriyle sizlerle de paylaşmaya çalışacağım

-çanta : Osprey atmos ag 65 lt ( 2200 gram. nispeten ağır ancak anti-gravitiy denilen sırt sistemi iyi çalışıyor ve kondisyonsuz olan beni bile yormadı. yükleme ağzı dar, omuz pedleri gerçekten cok kalın ve yumuşak)
-çadır: ferrino emperor 1 (2000 gram. 5 mevsim ekspedisyon cadırı. paketlenmiş boyutu çok küçük. tek kişilik ancak içi tabut gibi değil. 8 saatlik sağanak yağmurda içeri su almadı)
-uyku tulumu: decathlon simond ( 1250 gram. 800 dolgu. sıkıştırınca voleybol topu kadar oluyor çantada az yer kaplıyor. -5 derece konfor sıcaklığı. sıkıştırma torbası ince, patlayacak diye korkutuyor insanı)
-mat: thermarest z-lite köpük mat ( 410 gram. Z şeklinde katlanması nedeniyle daha az yer kaplıyor. yemek pişirirken oturak olarak da kullanılabiliyor. R değeri çok iyi değil)
-şişme mat: naturehike modelini tam hatırlayamadım ( 450 gram. paketlenmiş boyutu 1 ltlik karton sütler kadar. )
-marmot spire gore-tex ceket ( 700 gram. görece ağır ancak su geçirmezliği iyi)
-millet wild alps polar ( 410 gram. polartec kumaş. biraz fazla yer kaplıyor.)
-gıda;
-yayla hazır etli kuru fasülye 3 adet ( pratik. hazır. tadı gayet güzel. aşırı tuzlu ve baharatlı değil.orta derecede karbonhidrat, kalitesiz protein, görece düşük kalori 320kcal. ağır. 250gram)
-yayla hazır etli nohut 3 adet (yukaridekilerin aynısı)
-dardanel ton balık 120 gram poşet 2 adet ( pratik. hazır. tadı göreceli:)) . yüksek oranda kaliteli protein, kaliteli doymamış yağ, karbonhidrat fakir, orta kalori 340 kcal.)
-yumurta 6 adet ( çok pratik değil. kuru gıdalara göre ağır. saklama kabı gerektirdiği için yer kaplıyor. yüksek kaliteli protein, düşük karbonhidrat, yüksek yağ. 75 kcal adet)
-üçgen peynir 24 adet ( pastörize. dandik. kolay kolay bozulmuyor. pratik. paketli. yüksek yağ ve tuz. yüksek kalori . 131 kcal adet)
-yayla hazır kayısı hoşafı 2 adet ( hazır ve pratik. lezzetli. ağır 250 gram. kamptaki kabızlık problemi için birebir. yüksek karbonhidrat, düşük protein ve yağ. yüksek ve hızlı kullanıma hazır şeker kalorisi 1200kcal)
- yedek çorap, t-shirt, 20.000mah powerbank, kafa lambası, aksiyon kamerası, ocak, kartuş, bardak, pişirme tenceresi ile toplam ağırlık 14kg oldu.

daha yazmayı unuttuğum gıdalar olabilir. ortalama bir erkeğin kamp yükü altında günde 10-15 km yürüdüğünü varsayarsak günlük enerji ihtiyacı yaklaşık 2800-3000kcal kadardır. bu miktar kilo vermemesi için gereken minimum miktardır. yukarıdaki gıdalarla beslenilse bile günlük enerji ihtiyacı çoğu zaman karşılanamıyor. bu durumda çok daha fazla gıda götürmek gerekiyor. burada " o zaman yüksek kalorili besinleri götürelim" diyebilirsiniz haklı olarak. bu sefer de noddle, makarna, çikolata, bisküvi gibi gıdalardan işlenmiş şeker ve kalitesiz düşük miktarda protein alıyoruz. uzun sürecek bir ekspedisyonda bu tip beslenmek hızla kas kitlenizin kaybına sebep olur. kaliteli beslenmede ise çok miktarda ve ağır gıda götürmemiz gerekiyor. bu nedenle katır, kızak gibi yük taşıma elemanları olmadan uzun sürecek bir ekspedisyonda günlük enerji ihtiyacını karşılayacak kaliteli gidayı taşımak pratik olarak imkansızdır. burada yapılacak en uygun yaklaşım ekspedisyon öncesi beslenmek ve organizmayı bu uzun süren stres ve katabolizmaya hazırlamaktır. ekspedisyon sırasında (uzun süren) kilo kaybı kaçınılmazdır (kamp yükünü yalnızca siz taşıyacaksanız).

benim yürüyüşüm bitmeyen sağanak nedeniyle 2. gün 50. kmde son buldu. bir sonraki faaliyetimde neler yapmam veya neler yapmamam gerektiğini , besin olarak daha hafif ve aynı kaitedeki alternatifleri bulmayı öğrendim. sizin de bu yazıya katkılarınız, eleştirileriniz olursa sevinirim
:) tam da benim neden Ultralight kampçılıktan normal klasik kampçılık trekkingciliğe geçtiğimi anlatan bir yazı olmuş ben ultralight in herşeyini denedim panço altında çadırsız da uyudum polycro 50 gr lık zemin matının altında da uyudum kamp yaptım esasen olay şu : Ultralight malzemeler çok ama çok pahalı Bir quilt premium bir tulum alayım desen 400 dolar bir çadır alayım desen dcf 600 dolar bir mat alayım desen thermarest uberlite 230 dolar kaz tüyü 950 basım mont alayım desen 500 dolar karbon baton alayım desen 250 dolar uv korumalı en üst düzey kıyafetler 100 -150 dolar tanesi bunun daha oteli var pansiyonu var gece konaklaması var Yemesi var içmesi var ulaşımı var uçağı var otobüsü var var da var yani . ultralight ekipmanlar çok düşük denier kumaş kullandıklarından aslında güvensiz olduklarından hafifler ve outdoor endüstrisi bunu övmeye saçma bi şekilde çalışıyor oysa doğa dan anlaşılması gereken şu : Trekking yapacaksanız özellikle likya karya aladağlar felan O çadırda siz bir haftayı aşan şekilde doğada yaşayacaksınız bir pançonun dandirik silikon içerisinde yaşanması çok zor olacak olan çadırlar saçma ve yaşanılamaz ne içerisinde uyunulur ne rüzgar direnci olur ne yağmur direnci olur ne de börtü böcekten adam gibi korur o yüzden bu tarz aktivitelerde trekkingde Yaşanılabilir tek başına ayakta duran ferah bir çadır olmazsa olmaz . Dediğim gibi Panço tarp ın altında da aktivite yapmıştım ki çok saçmaydı :D gece bitsin de eve gideyim diye gece 05.00 da toplayıp yola koyulmuştum. Mat şişme mat hariç uyuması inanılmaz şekilde zor ve insanı rahat ettirmekten çileye dönüşen bir şey . Doğaya 4-5 gün keyif almaya o kadar iş arasında zaman bulup gidiyoruz köpük matta uyunması çile . Uyku tulumu için eğer kış hariç aktivite yapılıyorsa kaz tüyü tuluma o kadar para bayılmaya gerek yok ayrıca zaten uyurken sağ sola dönüldüğünden ciddi anlamda deforme olması ihtimali olan bir ekipman uyku tulumu 10 D veya 7D kumaşlar gereksiz 20 D bile az aslında uyku tulumunda. Çanta için : Ultralight çantaların özellikleri şu herhangi bir destek bel ağrısını omur ağrısını giderecek herhangi bir dolgu malzemesi yok yani sırt çantasında ne varsa sırtınızda 17 saat hissediyorsunuz 6 kg dan fazla ultralight çantalarla taşınmaz ki bunun susuz kamp atması var yemek taşıması var hacim en az 50 lt olması gerekiyor 1.5 lt su x2 koyulacak yan gözleri olması gerekiyor 1.5 kg yiyecek mutfak gereçleri kıyafet tulum çadır mat yağmurluk felan hepsini taşıması gerekiyor günlerce hatta aylarca yapılan bir aktivitede dayanıklı olması gerekiyor bu tarz bir aktivite de dayanıklılık deforme olma katsayısı da önemli dcf çantaya 400 dolar verip 5-6 kullanımdan sonra kullanılamaz hale gelirse ne anladık o işten .. Bu saydığım ekipmanlara motorsiklet alınır 30000 TL 25000 tl bu tarz ekipmanlara harcamaya gerek yok Amerika da 500 dolara araba alınıyor :) bunun klasik olanı hem Güvenilir hem yiyecek içecek herşeyi taşımaya olanak sağlayan bir kaza yaralanma anında hazırlıklı tedbirli olunan şekilde yürünmesi en mantıklı ve sağlıklı olanı . Doğadan keyif alınmayacaksa güzel manzaralarda çay kahve kahvaltı yapılmayacaksa güzelim manzaraların fotoğrafları çekilmeyecekse keyif için gidilmiyorsa doğaya zaten neden gidiliyor :) Trekkingde bence yani Sırtçantalı olarak 90 gün felan dışarıda kalmışımdır kamp yapmışımdır 8-14 kg arası kilogram hem çok iyi keyif yapılır hem ideal ağırlık beslenmeye yiyeceğe içeceğe hacim içinde harika hemde güvenilir doğa ile şaka olmaz sonuçta. Bu işin çamuru var yağmuru var soğuğu var sıcağı var susuz etaplar var zirve tırmanışı yapılacaksa ekipman taşıması var kampı var yiyeceği var var da var o yüzden Hem Tedbirli doğru ilkyardım malzemeleri ve ekipmanlarla hem de günde 4000 cal tüketilecek şekilde Beslenmeye dikkat edilecek biçimde 4.5 - 5 litre su tüketilicek biçimde hazırlanmak gerekiyor Doğa da hem daha fazla kalori tüketiliyor hem açık hava insanı acıktırır Doğru beslenilmediğinde baş dönmesi denge kaybı baş ağrısı kilo kaybı yaşanılması çok çok normal Ben genelde 3 öğün için şunu yapıyorum son zamanlarda : Yulaf 200 ml süt 2-3 meyve zeytin bal helva kahvaltılık vs . Öğlen için yaylanın etli yemekleri + yayla pirinç hazır olanlardan akşam için konserve ve yaylanın hazır yemeklerinden veya marketten akşam yemeğine basit hazırlanacak öğünler 3500-4000 kaloriye yakın birşey olmalı beslenme çok kalori tüketiliyor hergün 25000 adım 30000 adım hiç kolay değil düz bir arazi zemin de değil türkiye dediğin coğrafya dağların ülkesidir torosların ülkesidir engebelidir dağlıktır taşlıktır. beslenmeye 8-14 kg arasında bir yüke ve tedbirli hazırlıklı olmaya dikkat etmek gerekiyor .
 
Son düzenleme:
dardanel-tada-summit-to-eat-kamp-yemekleri.jpg




İki yıl önce İngiltere'den sağdaki dondurularak kurutulmuş hazır kamp gıdasından almıştım. Envaitürlü çeşidi var. Bir bardak kadar suyu ısıtıp ekliyorsun, 1-2 dakika içinde hazır oluyor, hatta tabak taşımaya bile gerek yok. Bizdeki hazır gıda çözümlerini yanında taşımaya kalksan 1,5 kilo / gün tutuyor neredeyse. 10 günlük gıda 15 kilo şaka gibi. Doğu'da askerlere rasyon taşıtıyorlar. Adamların arazide feleği şaşıyor.
Aslında bu tarz yemekler bir süre sonra mideyi alt üst ediyor 3500 kalori tüketmesi gereken bir yürüyüşçü sağdaki sea to summit 77 tl olan paketten yaklaşık 5 tane yemesi lazım oda 350-400 tl günlük olur 350-400 tl ye hazır yemek yemek hem günlerce 3 hafta 4 hafta aylarca yapılacak bir etkinlikte bütçe bırakmaz ekonomik olmaz hemde her gün hazır yemek yemek bir süre sonra yaşanabiliteyi azaltıyor arada ev yemeği kendi yaptığın yemek kamp yemeği vs yemek harika. Enerji odaklı tüketim yapılacaksa Enerji jelleri var tanesi onlardan her gün düzinelerce yenilmesi gerekir ben kendim beslenmeye dikkat etmeme rağmen likya yolunda 3.5 kg vermiştim ki ben sürekli doğa yürüyüşü yürüyüş bisiklet felan düzenli yapan biriyim bu tarz yiyecekler uzun vadede kas yıkımına sebep oluyor bence ve çok pahalı .
 
@Topalali öncelikli olarak her bir tecrübe hepimiz için önemli bunun için teşekkür ederiz emeğin için. Yiyecekler hakkında benim diyebileceklerim biraz aç kalmakla akşam ve sabah öğünlerini lüks yapmak demek.
Ben makarnayı bir gün önceden yola çıkmadan haşlayıp kurutuyor ve öyle yanıma alıyorum , bu bir çok hazırlık ve malzeme kullanma şansı veriyor... Yumurtalar için ise sana naçizane tavsiyem bir huni yardımı ile ufak bir su şişesine kırıp koy hem taşıma hem yer yönünden çok kolaylık oluyor.
@dikeydunyam gibi benim de gün başına enerji sağlaması için 100 er gramlık böldüğüm (kuru üzüm ceviz dut badem ) karışımım var çantamın ön cebinde tırtıkladığım sürekli hem suluk hem termos görevini halleden öğlen yemek hazırlamak yerine kahve ile geçiştirmem çok oldu benim de.
İnsan görmeden yakın olmadan yol düşünü ben de isterim her daim ama bu kadar hazır ürünün çöpünü taşımaktansa tok tutan ve dayanan daha pratik kazanç ve biraz sefalet daha iyi bence ... Ben bir de yağmur gibi sürpriz engelini aşman için bir den fazla hava durumu app. Kullan derim yolun her daim açık olsun
 
Son üç yıldır bir şeyler pişirmeyi tamamen bıraktım. Sabahları bir avuç kuru üzüm ve bir bardak şekerli kahve + günde 2 bardak (birer su bardağı) bebe maması (bebelac kaşık maması) ile besleniyorum. Bazen yanıma noodle alıyorum. Beraberinde verdikleri yağı ve baharatı kullanmadan, sıcak su döküp yiyorum. Tüm mutfak setim aşağıdaki gibi. Toplam 232 gram.

en-son-kamp-mutfagi-malzemelerim.jpg


Likya yolu yürüyen yabancılara dikkat ettim. Sabahları acı bir kahve içiyor, öğlene doğru enerji bar veya bir avuç kuruyemiş yiyorlar. Akşamları da genellikle makarna veya yanlarında getirmişlerse, yukarıdaki dondurularak kurutulmuş gıdaları yiyorlar.

Tabi bir de şöyle bir olay var. En fazla 2 günlük, bilemedin 3 günlük mesafede bakkal market var. En azından bir gözlemeciye, tostçuya illa denk geliyorum. Girip abur cubur alıp ayak üstü yiyorum. Yalnızca yanımda taşımıyorum.

Şimdi olayın özüne inelim

İsveç'te yaşarken, nasıl piknik yaptıklarını gözledim. Evde kek yapıyorlar. Yanlarına adam başı ikişer dilim kek alıp kahveyle beraber yiyorlar. Temiz hava alıyorlar, sakince oturup manzarayı seyrediyorlar, yürüyüş yapıyorlar. Gürültü, duman, kirlilik yok.

Çocukken pikniklere bir araba malzemeyle giderdik. İki gün önceden dolmalar, börekler, tatlılar hazırlanmaya (genellikle ikişer çeşit) başlanırdı. Piknik yerinde mangal yakar, etleri dizerdik. Salata hazırlanırdı. Kıtlıktan çıkmış gibi yerdik. Yalnız bunu yaparken yorulurduk, helak olurduk. Üstümüz başımız kokar, vıcık vıcık yağa bulaşır, bir sürü bulaşıkla evin yolunu tutardık. Çile evde de devam ederdi. Malzemeler temizlendikten sonra en son yıkanırdık.

Piknik deyip geçmeyin. Doğada olmayı piknikle özdeşleştirdiğimiz için, yanımızda kilolarca gıda taşıyıp, doğada yürüyüş faaliyetini yeme şölenine çeviriyoruz. Aslında çocukluğumuzda öğrendiğimizi tekrar ediyoruz. Yabancı (batılı) da aynısını yapıyor.

Yabancı, 15 gün boyunca asgari biçimde beslenince ölmeyeceğinin farkında. Biz doymuyoruz birader. Gözümüz aç. Artık buradaki bolluktan ötürü mü böyle, nedir çözemedim. Belki de adamlar ikinci dünya savaşı yıllarında kıtlık yaşadığı için daha temkinli ve ölçülüler. Belki de kalkınmalarının sırrı bu, ihtiyaçları kadar tüketmek.

Kendi yaşadığım dönüşümden bahsedeyim

Aşağıdaki fotoğraf yaklaşık 10 yıl önce çekildi. İki kişi yürüyüş yaptıktan sonra, faaliyetin bittiği gün arta kalan gıdaları yere dizdik. Yukarıda bahsettiğim piknik algısı rahatlıkla anlaşılıyor.

kamp_alisveris-1.jpg


Aynı gün sırt çantamın halini de fotoğraflamıştım. Sanırım 25 kilo vardı. İnim inim inleyerek 1500 metre yükseldik.

Husky_Sulphur_70_lt_canta_2-1.jpg


Çekilen çilelerin ardından, biraz da site kurmanın verdiği gazla, sadeleşmeye, malzemeleri hafifletmeye karar verdim. Bu dönüşüm tam 10 yıl sürdü. Bugünlerde su ve gıda dahil, 10 günlük bir yürüyüşe 6 kilo yükle çıkıyorum. 2-3 günlük, su kaynaklarının bol olduğu bir faaliyette bu ağırlık 4 kiloya kadar düşüyor. Şimdi bunun tadını alınca, aç kalacağımı bilsem gene de ağır çantayla yürümem.

Ayrıca sanmayın ağır taşımak sadece o an için çile çekmeye neden oluyor. İlerleyen yıllarda mutlaka acısı çıkıyor. Şimdi belimde türlü arıza mevcut. Ters bir harekette 15 gün yataktan kalkamadığım oluyor. Üü amma yazmışım hee :lol: :lol: :lol:
 
@Alaattinin Kafa Lambası Hocam sana katılmakla birlikte, bizim avrupalılara göre damak tadımız farklı bence :lollol: adamlar normalde de sabahları yulaf, müsli yiyip kahvaltı yapıyor. Biz de yumurta, domates, salata, kaymak, bal, zeytin, peynir her şey bol. Millet olarak yemeği seviyoruz. Yemekten keyifte alıyoruz. Onlar olaya tamamen faaliyet gözüyle bakıyorlar muhtemelen ya da eğlence anlayışları değişik bize göre. Ben de Likya yolunda yabancı bir yürüyüşçüye dikkat ettim, kendi ülkesinden getirdiği paket gıdaları taşıyordu. Biz de oturduk yanında baya şölen tadında yemek yiyorduk. Adamların yürüyüş olayı bizdeki piknik gibi aslında. Biz de piknik yapanlar kadar yürüyüş, dağcılık gibi sporlarla uğraşıyorlar. Ekonomik durumda burada önemli etken bence. Bizimde bu kafalara ulaşmamız için bir iki kuşak geçmesi gerekecek muhtemelen.
 
Son üç yıldır bir şeyler pişirmeyi tamamen bıraktım. Sabahları bir avuç kuru üzüm ve bir bardak şekerli kahve + günde 2 bardak (birer su bardağı) bebe maması (bebelac kaşık maması) ile besleniyorum. Bazen yanıma noodle alıyorum. Beraberinde verdikleri yağı ve baharatı kullanmadan, sıcak su döküp yiyorum. Tüm mutfak setim aşağıdaki gibi. Toplam 232 gram.

Hocam sizin şu baz malzemesi bebelac olan karışım ile ilgili yazınızı gördükten sonra üç dört faaliyetimde kullandım(Sadece sabahları).Gayet başarılı ve devam ediyorum.Karışımı kendi damak tadıma göre ve evde bulunan malzemeleri değerlendirmek adına her seferinde değişik hazırlıyorum.Örnek:Meleketten gelen ve evde fazla tüketmediğim elma ,armut kurularını ekliyorum.Hindistan cevizide çok iyi fikir.Yakınlarda bir paket küçük süt bulursam değme keyfime.Teşekkürler.
 
Son üç yıldır bir şeyler pişirmeyi tamamen bıraktım. Sabahları bir avuç kuru üzüm ve bir bardak şekerli kahve + günde 2 bardak (birer su bardağı) bebe maması (bebelac kaşık maması) ile besleniyorum. Bazen yanıma noodle alıyorum. Beraberinde verdikleri yağı ve baharatı kullanmadan, sıcak su döküp yiyorum. Tüm mutfak setim aşağıdaki gibi. Toplam 232 gram.

en-son-kamp-mutfagi-malzemelerim.jpg


Likya yolu yürüyen yabancılara dikkat ettim. Sabahları acı bir kahve içiyor, öğlene doğru enerji bar veya bir avuç kuruyemiş yiyorlar. Akşamları da genellikle makarna veya yanlarında getirmişlerse, yukarıdaki dondurularak kurutulmuş gıdaları yiyorlar.

Tabi bir de şöyle bir olay var. En fazla 2 günlük, bilemedin 3 günlük mesafede bakkal market var. En azından bir gözlemeciye, tostçuya illa denk geliyorum. Girip abur cubur alıp ayak üstü yiyorum. Yalnızca yanımda taşımıyorum.

Şimdi olayın özüne inelim

İsveç'te yaşarken, nasıl piknik yaptıklarını gözledim. Evde kek yapıyorlar. Yanlarına adam başı ikişer dilim kek alıp kahveyle beraber yiyorlar. Temiz hava alıyorlar, sakince oturup manzarayı seyrediyorlar, yürüyüş yapıyorlar. Gürültü, duman, kirlilik yok.

Çocukken pikniklere bir araba malzemeyle giderdik. İki gün önceden dolmalar, börekler, tatlılar hazırlanmaya (genellikle ikişer çeşit) başlanırdı. Piknik yerinde mangal yakar, etleri dizerdik. Salata hazırlanırdı. Kıtlıktan çıkmış gibi yerdik. Yalnız bunu yaparken yorulurduk, helak olurduk. Üstümüz başımız kokar, vıcık vıcık yağa bulaşır, bir sürü bulaşıkla evin yolunu tutardık. Çile evde de devam ederdi. Malzemeler temizlendikten sonra en son yıkanırdık.

Piknik deyip geçmeyin. Doğada olmayı piknikle özdeşleştirdiğimiz için, yanımızda kilolarca gıda taşıyıp, doğada yürüyüş faaliyetini yeme şölenine çeviriyoruz. Aslında çocukluğumuzda öğrendiğimizi tekrar ediyoruz. Yabancı (batılı) da aynısını yapıyor.

Yabancı, 15 gün boyunca asgari biçimde beslenince ölmeyeceğinin farkında. Biz doymuyoruz birader. Gözümüz aç. Artık buradaki bolluktan ötürü mü böyle, nedir çözemedim. Belki de adamlar ikinci dünya savaşı yıllarında kıtlık yaşadığı için daha temkinli ve ölçülüler. Belki de kalkınmalarının sırrı bu, ihtiyaçları kadar tüketmek.

Kendi yaşadığım dönüşümden bahsedeyim

Aşağıdaki fotoğraf yaklaşık 10 yıl önce çekildi. İki kişi yürüyüş yaptıktan sonra, faaliyetin bittiği gün arta kalan gıdaları yere dizdik. Yukarıda bahsettiğim piknik algısı rahatlıkla anlaşılıyor.

kamp_alisveris-1.jpg


Aynı gün sırt çantamın halini de fotoğraflamıştım. Sanırım 25 kilo vardı. İnim inim inleyerek 1500 metre yükseldik.

Husky_Sulphur_70_lt_canta_2-1.jpg


Çekilen çilelerin ardından, biraz da site kurmanın verdiği gazla, sadeleşmeye, malzemeleri hafifletmeye karar verdim. Bu dönüşüm tam 10 yıl sürdü. Bugünlerde su ve gıda dahil, 10 günlük bir yürüyüşe 6 kilo yükle çıkıyorum. 2-3 günlük, su kaynaklarının bol olduğu bir faaliyette bu ağırlık 4 kiloya kadar düşüyor. Şimdi bunun tadını alınca, aç kalacağımı bilsem gene de ağır çantayla yürümem.

Ayrıca sanmayın ağır taşımak sadece o an için çile çekmeye neden oluyor. İlerleyen yıllarda mutlaka acısı çıkıyor. Şimdi belimde türlü arıza mevcut. Ters bir harekette 15 gün yataktan kalkamadığım oluyor. Üü amma yazmışım hee :lol: :lol: :lol:
kısa vadede yani 1-4 gün için toplam yiyecek 2 kg yi geçmeyebilir ancak sadece ikmal yapılacak yerler lojistik imkanı varsa market çeşme vs . günde 3500 kalori tüketip 30 günlük likya yolunu tamamlamak yada 50 gün karia yolunu bu şekilde tamamlamak epey zor her zaman tedbirli olmak fazladan yiyecek taşımak hem güzel bir manzaraya karşı veya şelale yanında vs istenilen yerde kamp atabilmeye olanak sağlıyor hemde uzun vadede 1. ekonomik olarak katkı sağlıyor 2. Beslenme olarak daha fazla imkan sağlıyor . Bence çanta ideal ağırlığı 8-14 civarı ideal gerek tedbirli olma açısından gerek yağmur çamurda yürüme kamp güvenliği vs açısından . Ben bile o kadar yemek ikmalini güzel hazırlayıp önceden belirli yemek kitleri alacağımı kafamda oturtmuştum ikmal yapacağım marketleri önceden aramıştım o ürünleri sormuştum ve yanımda tüpüm msr pr 2 titanyum tencerem vs varken yemek pişirebilme opsiyonum varken ve yemek pişirmeme rağmen çok iyi beslenmeme rağmen tüm likya yolunu bitirdiğimde 3.5 kg verdim bu tarz uzun faaliyetlere bence özellikle yurtdisinda mountain house nin 8 dolara freeze dried yemekleri var 1 öğünlük onun gibi birşey gerekiyor ama ucuz olmalı tr versiyonu ki sürdürülebilir olsun 8x3 x 30 dolar sadece yemek bile büyük bir masraf kalemi oluyor birde acil yiyecek durumu var ben ilk yardım çantasında her zaman 2-3 enerji bar protein bar magnezyum elektrolit felan taşıyorum bir kez ayağım burkulmuştu likya yolunda kullanmıştım normalde planladığım km 27 civarı iken 5 km yapmıştım ve çok da medeniyete yakın değildim o zaman işe yaramıştı ki ayak kırılması vs de bu tarz acil yiyecekler özellikle jandarma vs gelene kadar 3-4 gün idare etmesi gerek en azından o kaloriyi daima sürdürecek bişey yanımızda olmalı ben genelde suyu da öyle yapıyorum minimum yanımda 1.2 lt su taşıyorum su kaynağı yakın da olsa uzak da olsa 1.2 den 6-7 lt ye değişken bi su kapasitesiyle yürüyüş yapıyorum özellikle kamp da çok fazla su harcanıyor uyandıktan sonra yemek yaparken diş fırçalarken vs vs
 
İş biraz da maddi imkanlarla alakalı bence. Bundan 10-11 yıl kadar önceydi. Bir Aladağlar trans faaliyeti yapıyorum ki akıllara zarar. Almışım yanıma 2.2 kiloluk elyaf tulumu, 3.4 kiloluk husky çadırı, çantanın kendisi zaten 3 kilo civarı. Ne olur ne olmaz diye alınan fazladan tüpler, her biri 950 Gr olan tortilla ekmeğinden iki paket (bir paketin yarısını tüketmştim), 5 günlük faaliyet için beni rahatlıkla 10 gün besleyecek gıda, işe yaramaz ve ağır bir pişirme seti ve birkaç aptalca alınmış malzeme ile çanta olmuştu 26 kg!!!
Kamp noktalarından birinde İngiliz bir çifte denk geldim. Çantalarının küçüklüğü dikkatimi çekti. Sohbet arasında çantalarının toplam ağırlığını sordum. Erkek olan su miktarına göre 8-11, kadın ise su miktarına göre 6-8 kg arası değiştiğini söyledi. Kulaklarıma inanamadım. İkisinin toplam ağırlığından fazlaydı benim çantam. Üstelik faaliyetleri benimkinden 3 gün uzundu. Kendi yükümün 26 kilo olduğunu söylediğimde İngiliz beyefendi bana direk olarak ve dehşet içinde bir ses tonuyla sen aklını mı kaçırdın dedi.
Adamların çadırı 600 Gr tulumu 700 Gr, ufacık 35-40 lt çantaları var en fazla 1200 Gr..... Gıda olarak freeze dried hazır yemekleri var. 100 Gr lık poşete koyuyor sıcak suyu 3 dakika sonra dağın başında yahni yiyor adam.
Ama pek tabi yukarıda anlattıklarım maddi imkanlarla da alakalı. Ben gıdada ölçüyü kaçırmasam, hiç gerek olmayıp da yanıma aldığım lüzumsuz şeyleri elesem, çok daha seçici davransam bile o an sahip olduğum ekipmanlarla çantamı en fazla 17-18 kiloya düşürebilirdim. Zamanla durum değişti tabi. Bugün öyle bir faaliyete en fazla 12-13 kiloyla çıkarım su ve gıda dahil.
O çantayla Teke kalesi(3570m)ni çıkarken hayatın anlamını sorguladım...
 
İş biraz da maddi imkanlarla alakalı bence. Bundan 10-11 yıl kadar önceydi. Bir Aladağlar trans faaliyeti yapıyorum ki akıllara zarar. Almışım yanıma 2.2 kiloluk elyaf tulumu, 3.4 kiloluk husky çadırı, çantanın kendisi zaten 3 kilo civarı. Ne olur ne olmaz diye alınan fazladan tüpler, her biri 950 Gr olan tortilla ekmeğinden iki paket (bir paketin yarısını tüketmştim), 5 günlük faaliyet için beni rahatlıkla 10 gün besleyecek gıda, işe yaramaz ve ağır bir pişirme seti ve birkaç aptalca alınmış malzeme ile çanta olmuştu 26 kg!!!
Kamp noktalarından birinde İngiliz bir çifte denk geldim. Çantalarının küçüklüğü dikkatimi çekti. Sohbet arasında çantalarının toplam ağırlığını sordum. Erkek olan su miktarına göre 8-11, kadın ise su miktarına göre 6-8 kg arası değiştiğini söyledi. Kulaklarıma inanamadım. İkisinin toplam ağırlığından fazlaydı benim çantam. Üstelik faaliyetleri benimkinden 3 gün uzundu. Kendi yükümün 26 kilo olduğunu söylediğimde İngiliz beyefendi bana direk olarak ve dehşet içinde bir ses tonuyla sen aklını mı kaçırdın dedi.
Adamların çadırı 600 Gr tulumu 700 Gr, ufacık 35-40 lt çantaları var en fazla 1200 Gr..... Gıda olarak freeze dried hazır yemekleri var. 100 Gr lık poşete koyuyor sıcak suyu 3 dakika sonra dağın başında yahni yiyor adam.
Ama pek tabi yukarıda anlattıklarım maddi imkanlarla da alakalı. Ben gıdada ölçüyü kaçırmasam, hiç gerek olmayıp da yanıma aldığım lüzumsuz şeyleri elesem, çok daha seçici davransam bile o an sahip olduğum ekipmanlarla çantamı en fazla 17-18 kiloya düşürebilirdim. Zamanla durum değişti tabi. Bugün öyle bir faaliyete en fazla 12-13 kiloyla çıkarım su ve gıda dahil.
O çantayla Teke kalesi(3570m)ni çıkarken hayatın anlamını sorguladım...
Evet kesinlikle olay tamamen bütçe meselesi 950 fill kaz tüyü uyku tulumu da var 600 dolara, 1000 fill basım kaz tüyü cekette var 350 dolara , dcf ten 700 dolara çadırlar da var veya 7d kumaştan çadırlar var 7 denye kumaştan şişme kamp matları da var öğünü 8-10 dolar freeze dried öğünler de var maks bence 14 olur 8 ile 14 kg arası en ideal çanta ağırlığı gerek uzun mesafe yürüyüş gerekse dayanıklılık ekonomiklik vs açısından. kirlenecek deforme olucak sonuçta 500 - 900 dolara çadır alsam kurmaya çekinirim içerisinde arazide kalmaya çekinirim ki tnf mountain 25 gibi üst düzey yıllarca kullanılabilecek çadır da değil bunlar tek albenisi hafiflik çift tente dahi değil . yoğuşmadan dolayı pahalıya alınan kaz tüyü tulum dahi kullanılması doğru olmaz 5-6 kullanımdan sonra kullanılamayacaksa deforme olucaksa o kadar para vermenin anlamı yok bence.

herşey ultralight olsun denilirse aşağı yukarı 5000 dolardan başlıyor çorabından ayakkabısından şapkasına güneş gözlüğüne çadırına tulumuna kaz tüyü ceketinden yağmurluğuna yağmur pantolonuna tozluğuna pantolonuna uv korumasına kadar 5000x8.2 şuanki kurla 43000 ediyor değermi ? bu paraya enduro motor,şahin, 2. el bazı arabalar alınabilir daha bunun ulaşımı oteli pansiyonu yiyecek içeceği müzesi milli parkı uçağı vs var, . doğa sevgisi pahalı malzemeler yada başka bu tarz şeylerle ölçülemeyecek bir şey zaten doğayı seven insan cefasınada katlanır sefasına da hem ucuz olunca malzeme kullanmaktan sakınmamakta güzel .

en güzeli orta halli dayanıklı uzun yıllar gidecek malzemelerle 8-14 kg aralığında kalıp bunu geçmeyip hem konfordan ödün vermemek hemde günde 20 km yürüyebilecek kapasitede ağırlıkla yürümek 2 gün önce bir faaliyet yaptım tek geceydi yanımda şarap a testereye hamağa radyoya kadar vardı herşey 14 kg civarıydı zaten çantam .

kamp atmak = dinlenmek uyumak olduğu için bir noktadan sonra marjinal yorgunluk azalıyor yanımdakiler de şunlardı gece rakım 1900 civarı bir yaylada kamp attım 15 km civarı bir yürüyüş ardından çadırımı kurdum matı şişirdim uyku tulumunu koydum çadıra hamağı kurdum yemek yaptım yağmur yağdı gece yağmurluk felanda vardı yanımda problem olmadı polar kapşon ilk yardım vs herşey vardı mutlu mutlu 15 km yürüyüp doğanın kalbinde kamp attım tekrar 15 km yürüdüm arabaya kadar sonra geldim yanımda testere bile vardı ki testeresiz kamp ateşi yakmak baya zor bence özellikle 4-5 saat sürecek bir ateş, kamp ateşi hayvanları korkuttuğu ve derin bir ormanda hem ışık hem yemek pişirme olanağı sağladığı için harika bir şey zaten genelde kamp yaparken güvenli bir şekilde kamp ateşi yakmaktan çekinmem hatta kampta en sevdiğim olay :) yanık marshmellow lardan bir kurtulamasam da seviyorum :)
 
Son düzenleme:
İki üç günlük kamplarda kalori saymak anlamsızdır. Faaliyetin keyfini çıkarmak, cok fazla takılmadan ne bulursan yemek gerek. Benim yaklaşımım bu şekilde. Ancak ben dediğim gibi bu faaliyetimde yeterli ve dengeli beslenmeye dikkat ederek dışardan gıda almadan en son mesafeye kadar gitmeye çalıştım. Yani biraz butik bi projeydi. Yoksa yanıma nişasta alip sulandırarak günde 5000kcal de alabilirdim ancak bu sefer protein ve yağdan fakir bir beslenme olacaktı. Protein konusu zaten apayrı. Memlekette spordan sonra siyah kutudan toz alıp suyla karıştırarak içen kendini beslenme uzmanı zannediyor maalesef.
 
Geri
Üst