Ben genellikle her türlü ortama uyum sağlarım. Susuzluk, yorgunluk, hava şartları, bunlar bana hep doğada olmanın bir cilvesi gibi gelir, bu yüzden doğanın karşıma çıkardığı zorlukları pek dert etmem.
Kamp alanında en fitil olduğum olay insan kaynaklı seslerdir. Gece 10'dan sonra bulunduğum bölgede sessizlik olmasını isterim. Çadır dediğiniz şey naylon kumaştan yapılmış bir malzeme. Dışarıdaki fısıldaşma bile inanın olduğu gibi çadırın içine ulaşıyor. Bizim insanımızda kamp kültürü olmadığı için, herkesin uyku saatinde müzik dinler, bağıra çağıra konuşur, yani kısacası kendini kaybeder. O yüzden ben yalnızca ses diyorum.