Likya Yolu'nda Ölümler

Alaattinin Kafa Lambası

Yönetici
Yönetici
Mayıs ayında bir yürüyüşçü kaybolmuştu. Çıralı - Karaöz arasında bir yerde kaybolduğunu düşünüyorlar. Bulunamadı. Muhtemelen vefat etmiştir.

Antalya’da Musa dağı ve Likya yoluna yürüyeceğini belirterek 6 gün önce kaldığı konaklama merkezinden ayrılarak sırra kadem basan dağcı için özel arama ekibi oluşturuldu. 22 kişiden oluşan Jandarma Arama Kurtarma (JAK) timi, şahsı hem karadan hem de denizden arıyor.


Dün de bir yürüyüşçünün bedenine ulaşılmış. Finike'de kayalıklar diyor, fakat büyük ihtimalle Finike - Demre arasında, Demre'ye alçalmaya çalışırken kayıp düştü sanırım. İkisine de Allah rahmet etsin.

Şu son 1 yıldır kayıp vakaları da çoğaldı. Acaba insanlar evde oturmaktan oryantasyon bozukluğu mu yaşıyor?

Antalya'nın Finike ilçesindeki tarihi Likya Yolu'nda kayalıkların bulunduğu bölgede erkek cesedi bulundu.
Finike’ye bağlı Boldağ Mahallesi Tikenlik mevkisindeki tarihi Likya Yolu güzergahında bir erkek cesedi olduğu ihbarı üzerine Jandarma Arama Kurtarma (JAK) Timi ve Finike İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri bölgeye yönlendirildi.
Olay yerine gelen ekipler uçurumda bir erkek cesedi olduğunu belirledi. Bölgeye ulaşan ekipler ölen kişinin Fransa’da yaşayan Tuna Dalkılıç olduğunu belirledi.
Tuna Dalkılıç’ın kayalık bölgede dengesini kaybederek, düştüğü belirlendi. JAK timi aracılığıyla bulunduğu yerden yaklaşık 800 metre yukarıdaki yola çıkarılan Dalkılıç’ın cansız bedeni otopsi için morga konuldu.


 
Outdoor faaliyetlerini neden tek başına yapmamalıyız için faydalı, bir o kadar da acı bir sosyal mesaj olmuş. Geçen sene yürüdüğümde hiç olmadık yerlerde sayısız kere düşüşümü hatırladım da... Sırtınızdaki yükle ufak bir denge kaybı ya da ayağınızın çarşak taşlarda kayması işten bile değil. Ciddi bir yaralanmada en azından birilerine haber vermek için bile olsa yanınızda arkadaş bulunması gerekiyor.

Bu düşmelere karşı benim naçizane tavsiyem baton kullanılması yönünde. Asla gereksiz bir ekipman olarak görülmemeli. Şahsen ben baton kullanmasam bir o kadar daha düşerdim sanırım.
 
Tek başına yapılan faaliyetlerin belli riskler barındırdığı tartışılmaz bir gerçek. Kendine ve tecrübene fazlaca güvenmek de kötü sonuçlar doğurabilir. Yine de solo faaliyetlerin de ayrı bir keyfi oluyor zaman zaman.
@Modern Oblomov a baton kullanımı konusunda şiddetle katılıyorum. Bırakın düşmeyi benim Kaçkarlar da belki de hayatımı kurtarmışlığı var batonun. Baton kırılmış ama beni bir geçidin inişinde aşağıdaki kayalıklara kadar yuvarlanmaktan kurtarmıştı.
 
Yalnız şöyle bir olay var. Her iki olayda da parkur dışına çıkmışlar. Biri zaten kayıp, alıp başını bilmediği bir noktaya gitmiş. Finike - Demre arasında hayatını kaybeden rahmetli parkurdan çıkmış, yoksa o parkurda düşecek hiçbir yer yok.

Aşağıdaki sandaletle o parkurda yürüyen turist kadınlar gördüm.

e92ef543f4cbd29325dd10a982c7664c.jpg

Yani bir tuhaflık var bu ölümlerde. Düz duvar tırmanmıyorsun ki. Bildiğin keçi patikalarında, traktör yollarında laylaylom yürünen yerler bunlar.
 
Aslında bana da enteresan gelmedi değil. Sonuçta hiçbir yerinde teknik rotalar olmayan bir parkur. Bu Likya yolunun tamamı için geçerli. Büyük konuşmayayım ama başınıza gelebilecek en ciddi şey bilek burkulması ya da en fazla düşüp bir yerinizi kırmak gibi geliyor bana.
 
Abi, Mayıs ayında kaybolan kişiyi 22 kişilik askeri tim aramış. Nasıl bir kaybolmak o öyle? Başlığı neden açtım. Hatırlarsın Uludağ'da pandemiden önce 2 kişi kaybolmuş, sonradan hayatlarını kaybettikleri anlaşılmıştı. O tarihten sonra dağa çıkış olayları izne tabi olmaya başladı. Benzer bir şey yürüyüş için de uygulanacak diye çekiniyorum.
 
Bak hiç o açıdan düşünmemiştim. Şu izin meselesi her dağ için geçerli mi acaba?
En son geçen Kasım ayında seninle kızlar sivrisi yaptığımızda izin falan almamıştık kimseden
 
Uludağ izne tabi olmuş.
Ne kadar mantıktan, akıldan ve uygulanabilirlikten uzak bir karar. Tam aksi yönden, Ketenli yaylası-Aras şelalesi-küçük zirve-büyük zirve-oteller bölgesi-teleferik yapsan bir allahın kulunun ruhu duymaz.
Tabi ki böyle kaçak göçek dağlara gitmek son derece nahoş. Ama bir dağ faaliyeti için de bir ay önceden izin almak nedir ya. Hele Uludağ için...
 
Keşke sağlam bir denetim mekanizması kurulup sürekli izne tabii olsa da, bu işi ticarete döken, belgesi ve deneyimi olmadan rehberlik yapan insanların önü kesilse. TDF bunun için 2400 metreye kadar yürüyüş liderliği (yaz - kış), 2400 metre sonrası için de dağ mihmandarlığı kursları düzenliyor. Bu belgeleri alan insanların her biri binlerce lira para harcıyor. İşi mevzuatına göre yapan insanlara da haksızlık oluyor.

Tabi nüfusunun %65'i obez ve aşırı kilolu olan bir toplumda önce sağlıklı yaşam için egzersiz yaygın hale gelmeli ki bu tür konulara sıra gelsin maalesef.
 
Son düzenleme:
Aslında bu işlerde yılda 3-5 kişi rahmetli oluyor. 40-50 kişi de kayboluyor. Yani öyle alarm verecek bir durum yok ortada. Halı sahada top oynarken kalp krizi geçirip vefat edenlerin sayısı bunun 20-30 katıdır. Gölde denizde boğulup ölenler de aynı şekilde. Yani ölüm insanın her yerde karşısına çıkabiliyor. Ben devletin bu işlere pek bulaşması taraftarı değilim. Daha bisiklet sürücülerine kask zorunluluğu bile yok. Örneğin dalışta rehber zorunluluğu yalnızca yabancılara var.

Zamanında Milli Parklar Müdürlüğü'nü arayıp Kaz Dağları için izin almak istemiştim. Rehber zorunlu dediler. Dedim bu adam ne yiyip içecek, nerede nasıl yatacak... Gündüz yürürmüş, akşam evine dönermiş. Bulunduğumuz noktaya yürümek zaten 3 gün sürüyor, karayoluyla ulaşım yok. Her gün nasıl gidip gelecek deyince hık mık etti tabi. Rehbersiz bastık gittik. Zaten dünyada da böyle bir uygulama, zorunluluk yok bildiğim kadarıyla.

Ha, burada rehber zorunlu olur mu? Her şey bir bürokratın ağzından çıkacak söze bakar. Olur valla. Şaşırmam yani. Hele de turizm firmalarına bu kapıdan ekmek çıksın. Üü neler olur neler.

Hayatını kaybedenlerle ilgili şöyle bir şey aklıma geldi. Gece ve hafta sonları sokağa çıkma yasağı var ya. Belki de bunlar ceza yememek için yardım istemediler. Kendi imkanlarıyla yolu bulmak istemiş olabilirler.
 
Geri
Üst