Aslında 2020 İlkbahar ayları için plan yaptığım Likya Yolu yürüyüşünü pandemi ve yasaklar sebebi ile Ekim ayı son haftasında başlayabildim.
18 Yaşında olan yeğenim ile birlikte yürüceğimiz yol için eşya planımızı çantalara göre yaptım. Bende Deuter ACT Lite 50 + 10 çanta yeğenimde Forclaz 50 L (Decathlon Gri olan) çanta var. Benim çantam daha dayanıklı konforlu olmasına rağmen önde fermuar olmaması sebebi ile altta bulunan eşyalara ulaşmak güç bir çanta. Yeğenimin çantada önde fermuar olması sebebi ile en alttaki eşyalara bile rahat ulaşım imkanı veriyordu. Bu sebeple benim çantamda ağır ve yürürken zor fazla lazım olmayacak eşyaları yükledim (Çadır, uyku tulumu, mat, giyecek, yiyecek Vs.) Yeğenimin çantaya ise yol üzerinde sıklıkla lazım olabilecek tencere, kartuş, atıştırmalıklar, ilkyardım ürünleri gibi eşyaları yükseldik. Benim çanta yemek dahil sular hariç 11 Kg civarında, yeğenimin çanta su hariç 8 kg civarında oldu. Yolda çanta taşımada çok zorlanmadık ancak. Forclaz 50L sırt destekleri çok yetersiz ve omuzlara yük biniyor. Bu çanta ile uzun yola çıkılmasını çok tavsiye etmiyorum. Daha hafif yük olmasına rağmen yeğenim ilk iki gün omuz ağrısı yaşadı.
Ayakkabı olarak lowa zephyr yarım bilek bot giydim. Biraz ağır bir bot ancak hiç terleme sorunu yaşamadım. Ayrıca bir kaç defa taşlı yorlarda bileğim dönmesine rağmen sıfır sorun ile yola devam ettim.
Yiyecek olarak 2 Kişi için toplamda 2 Nuddle, 2 Hızlı çorba, 5 - 6 tane atıştırmalık energy bar ve biraz çerez taşıdık. Daha fazla taşımak çok gereksiz. Yolda bol bol yerel işletmeden ihtiyaçlarını karşılayabiliyorsunuz.
Hazırlık ve plan yaparken yürüyüş günü olarak Pazar başlangıç Cuma son gün olarak 6 günlük yürüyüş programı yapmıştım. Ancak Perşembe yağan yağmur sebebi ile 4 günlük bir yürüyüş yapabildik.
18 Yaşında olan yeğenim ile birlikte 24 Ekim Cumartesi günü İstanbuldan Fethiye'ye araç ile ulaşım sağladık. Cumartesi günü pansiyonda kalıp biraz gezme ve dinlenme molası verdik. Yürüyüş sonrasında dolmuş ile otogara gelecek olmamız sebebi ile yürümeye başlamadan önce aracı Fethiye otogar etrafında bir yere bıraktık. Otogar parkur başlangıç arası yaklaşık 1,5 - 2 Km mesafede. Dilerseniz dolmuşta geçiyor.
Pazar günü Fethiye - Ovacık parkurundan yürümeye başladık. Kaya mezarlarından ilerlemeye başladığımız ilk kilometrelerde yolda yaban domuzu ölüsü ile karşılaşınca yolun geri kalanında bizi nelerin beklediğini düşünmeye başladım açıkçası
Fethiye - Kayaköy - Ovacık Parkurunu bitirdiğimizde (Yaklaşık 18 km) Adminin Likya yolu rehber yazılarında tavsiye ettiği Ovacık - Faralya parkurunun ilk kilometrelerinde bulunan Ölüdeniz manzaralı terasta kamp kurduk. Kamp alanına gitmeden önce Ovacıkta bulunan marketten sularımızı doldurup devam ettik. Bu sebeple ilk gün toplamda yaklaşık 23 km yol katetmiş olduk. 18 km yoldan sonra yaklaşım 600 m irtifa yükselmek biraz zorlayıcı olsa da, kamp alanındaki manzara ve sakinlik gerçekten çok güzel. Bütün yorgunluğumuzu aldı.
Dip Not : Genelde Likya yoluna Başlangıç tabelasının bulunduğu Ovacık'tan yürümeye başlanıyor. Ancak ben asıl başlangıç olan Fethiye Kaya mezarlarından başlamayı tercih ettim. Liya Yolu tamamını yürüdüğümde bu parkurda yürümemiş olmak istemedim ayrıca Likya Yolu bitirirken tek parkur için en başa dönmek istemem diye düşündüm. Sonuç olarak zor olmayan bir parkur Kayaköy ve Antik yollarında yürümek keyifli. Belki tekrar yürümek isteyeceğim bir yol değil, ama eksik kalmasını istemezdim.
Pazartesi günü Kamp alanından Faralya ya kadar ilerleyerek orada kalmayı düşünüyorduk. Ancak bir gün önce Ovacık Faralya parkurunda ilerlediğimiz için yolu kolaylamış olduk. Faralya ya geldiğimizde de turizm firmaların çoğunluğunu oluşturduğu firmalarda pek kalmak istemedik. Koya inildiğinde farklı olabilir ancak yukarda konaklamak çokta içimizden gelmedi açıkçası. Bu sebeple Kabak koyuna kadar devam etme kararı aldık. Koya indiğimizde yine Faralya da olduğu gibi turizm firmalarının hakim olduğu bir bölge olduğunu gördük. Duş ve temizlenme amacı ile pansiyonda kaldık. Pansiyonda kaldığımız gece hava durumu kontrol ettiğimizde Perşembe günü tüm günün yağmurlu olduğunu gördük. Bu sebeple yürüyüşü Çarşamba günü son bulacak şekilde kalan iki günde yürüyebildiğimiz kadar yürüyelim diye kararlaştırdık.
Salı Günü Kabak - Alınca - Ge parkurunu yürümek için kabak sahilden yola çıktık. Açıkçası yol ile ilgili hazırlıkları yaparken herkesin yorucu ve zorlu olarak tarif etmesi sebebi ile Alınca çıkışı gözümü çok korkutuyordu. Deniz seviyesinden 900 metre irtifa kazanılan yol gerçekten zorlayıcıydı. Ancak yol o kadar güzel ve yürümesi keyifli bir yoldu ki, zorluğundan hiçbir şey anlamadım diyebilirim. Şelale parkuru üzerinde Alıncaya çıktığımızda, yolda yaşadığım keyifin aynısını yolun sonunda da verdiğine şahit oldum. Köydeki yerel işletme olan Bayramın yerinde kalmaya verdik. İster pansiyon olarak ister çadır istersen de bungalov ev olarak konaklama imkanı var. Pansiyon odaların manzarası ve konforunu çok beğenmemiz sebebi ile burada konaklama kararı verdik.
Çarşamba günü; Alınca - Ge - Bel arası yürümek için yola koyulduk. Bu parkurda sürekli iniş ve çıkışlar bulunuyor. Alınca - Ge köyü arası daha keyifli olduğunu söyleyebilirim. Ge - Bel arası dağın yamacında taşlık ve dar bir patikada yaklaşık 1 - 1,5 saat yürümek açıkçası biraz keyifsiz olabiliyor. Özellikle taşlık bir yolda yürümek ayaklarda ağrıya sebep oluyor. Bel köyüne geldiğimizde saat 15:30 civarındaydı. devam edip etmemek için köyde bir mola verdik. Köyde yaşayanlardan aldığımız bilgiye göre Fethiye dolmuşları 17:00 de son araba olması sebebi ile devam etmeme kararı aldık. Köyden tuttuğumuz bir araba ile dolmuşların geçtiği durağa kadar gittik. Yarım saat içinde geçen dolmuş geldi ve Fethiye'ye döndük. Otogar yakınlarına bıraktığımız aracı alarak yine bir pansiyonda dinlenerek ertesi gün İstanbul yollarına düştük.
Açıkçası Çarşamba günü dönüp dönmemek konusunda çok tereddütte kaldım. Resmen bırakıp dönmek istemiyordum. Ancak Perşembe günü bütün gün yağacak yağmur ve önümüzde bulunan yağmur sonrasında tehlikeli bir olabilecek bir gavurağılı inişi olması sebebi ile geri dönmek zorunda kaldık. Yanımda yeğenim olmasaydı dener miydim bilmiyorum. Ancak İlkbahar aylarında kaldığım yerden devam etmek üzere yeni planlar yapmaya başladım bile...
18 Yaşında olan yeğenim ile birlikte yürüceğimiz yol için eşya planımızı çantalara göre yaptım. Bende Deuter ACT Lite 50 + 10 çanta yeğenimde Forclaz 50 L (Decathlon Gri olan) çanta var. Benim çantam daha dayanıklı konforlu olmasına rağmen önde fermuar olmaması sebebi ile altta bulunan eşyalara ulaşmak güç bir çanta. Yeğenimin çantada önde fermuar olması sebebi ile en alttaki eşyalara bile rahat ulaşım imkanı veriyordu. Bu sebeple benim çantamda ağır ve yürürken zor fazla lazım olmayacak eşyaları yükledim (Çadır, uyku tulumu, mat, giyecek, yiyecek Vs.) Yeğenimin çantaya ise yol üzerinde sıklıkla lazım olabilecek tencere, kartuş, atıştırmalıklar, ilkyardım ürünleri gibi eşyaları yükseldik. Benim çanta yemek dahil sular hariç 11 Kg civarında, yeğenimin çanta su hariç 8 kg civarında oldu. Yolda çanta taşımada çok zorlanmadık ancak. Forclaz 50L sırt destekleri çok yetersiz ve omuzlara yük biniyor. Bu çanta ile uzun yola çıkılmasını çok tavsiye etmiyorum. Daha hafif yük olmasına rağmen yeğenim ilk iki gün omuz ağrısı yaşadı.
Ayakkabı olarak lowa zephyr yarım bilek bot giydim. Biraz ağır bir bot ancak hiç terleme sorunu yaşamadım. Ayrıca bir kaç defa taşlı yorlarda bileğim dönmesine rağmen sıfır sorun ile yola devam ettim.
Yiyecek olarak 2 Kişi için toplamda 2 Nuddle, 2 Hızlı çorba, 5 - 6 tane atıştırmalık energy bar ve biraz çerez taşıdık. Daha fazla taşımak çok gereksiz. Yolda bol bol yerel işletmeden ihtiyaçlarını karşılayabiliyorsunuz.
Hazırlık ve plan yaparken yürüyüş günü olarak Pazar başlangıç Cuma son gün olarak 6 günlük yürüyüş programı yapmıştım. Ancak Perşembe yağan yağmur sebebi ile 4 günlük bir yürüyüş yapabildik.
18 Yaşında olan yeğenim ile birlikte 24 Ekim Cumartesi günü İstanbuldan Fethiye'ye araç ile ulaşım sağladık. Cumartesi günü pansiyonda kalıp biraz gezme ve dinlenme molası verdik. Yürüyüş sonrasında dolmuş ile otogara gelecek olmamız sebebi ile yürümeye başlamadan önce aracı Fethiye otogar etrafında bir yere bıraktık. Otogar parkur başlangıç arası yaklaşık 1,5 - 2 Km mesafede. Dilerseniz dolmuşta geçiyor.
Pazar günü Fethiye - Ovacık parkurundan yürümeye başladık. Kaya mezarlarından ilerlemeye başladığımız ilk kilometrelerde yolda yaban domuzu ölüsü ile karşılaşınca yolun geri kalanında bizi nelerin beklediğini düşünmeye başladım açıkçası
Fethiye - Kayaköy - Ovacık Parkurunu bitirdiğimizde (Yaklaşık 18 km) Adminin Likya yolu rehber yazılarında tavsiye ettiği Ovacık - Faralya parkurunun ilk kilometrelerinde bulunan Ölüdeniz manzaralı terasta kamp kurduk. Kamp alanına gitmeden önce Ovacıkta bulunan marketten sularımızı doldurup devam ettik. Bu sebeple ilk gün toplamda yaklaşık 23 km yol katetmiş olduk. 18 km yoldan sonra yaklaşım 600 m irtifa yükselmek biraz zorlayıcı olsa da, kamp alanındaki manzara ve sakinlik gerçekten çok güzel. Bütün yorgunluğumuzu aldı.
Dip Not : Genelde Likya yoluna Başlangıç tabelasının bulunduğu Ovacık'tan yürümeye başlanıyor. Ancak ben asıl başlangıç olan Fethiye Kaya mezarlarından başlamayı tercih ettim. Liya Yolu tamamını yürüdüğümde bu parkurda yürümemiş olmak istemedim ayrıca Likya Yolu bitirirken tek parkur için en başa dönmek istemem diye düşündüm. Sonuç olarak zor olmayan bir parkur Kayaköy ve Antik yollarında yürümek keyifli. Belki tekrar yürümek isteyeceğim bir yol değil, ama eksik kalmasını istemezdim.
Pazartesi günü Kamp alanından Faralya ya kadar ilerleyerek orada kalmayı düşünüyorduk. Ancak bir gün önce Ovacık Faralya parkurunda ilerlediğimiz için yolu kolaylamış olduk. Faralya ya geldiğimizde de turizm firmaların çoğunluğunu oluşturduğu firmalarda pek kalmak istemedik. Koya inildiğinde farklı olabilir ancak yukarda konaklamak çokta içimizden gelmedi açıkçası. Bu sebeple Kabak koyuna kadar devam etme kararı aldık. Koya indiğimizde yine Faralya da olduğu gibi turizm firmalarının hakim olduğu bir bölge olduğunu gördük. Duş ve temizlenme amacı ile pansiyonda kaldık. Pansiyonda kaldığımız gece hava durumu kontrol ettiğimizde Perşembe günü tüm günün yağmurlu olduğunu gördük. Bu sebeple yürüyüşü Çarşamba günü son bulacak şekilde kalan iki günde yürüyebildiğimiz kadar yürüyelim diye kararlaştırdık.
Salı Günü Kabak - Alınca - Ge parkurunu yürümek için kabak sahilden yola çıktık. Açıkçası yol ile ilgili hazırlıkları yaparken herkesin yorucu ve zorlu olarak tarif etmesi sebebi ile Alınca çıkışı gözümü çok korkutuyordu. Deniz seviyesinden 900 metre irtifa kazanılan yol gerçekten zorlayıcıydı. Ancak yol o kadar güzel ve yürümesi keyifli bir yoldu ki, zorluğundan hiçbir şey anlamadım diyebilirim. Şelale parkuru üzerinde Alıncaya çıktığımızda, yolda yaşadığım keyifin aynısını yolun sonunda da verdiğine şahit oldum. Köydeki yerel işletme olan Bayramın yerinde kalmaya verdik. İster pansiyon olarak ister çadır istersen de bungalov ev olarak konaklama imkanı var. Pansiyon odaların manzarası ve konforunu çok beğenmemiz sebebi ile burada konaklama kararı verdik.
Çarşamba günü; Alınca - Ge - Bel arası yürümek için yola koyulduk. Bu parkurda sürekli iniş ve çıkışlar bulunuyor. Alınca - Ge köyü arası daha keyifli olduğunu söyleyebilirim. Ge - Bel arası dağın yamacında taşlık ve dar bir patikada yaklaşık 1 - 1,5 saat yürümek açıkçası biraz keyifsiz olabiliyor. Özellikle taşlık bir yolda yürümek ayaklarda ağrıya sebep oluyor. Bel köyüne geldiğimizde saat 15:30 civarındaydı. devam edip etmemek için köyde bir mola verdik. Köyde yaşayanlardan aldığımız bilgiye göre Fethiye dolmuşları 17:00 de son araba olması sebebi ile devam etmeme kararı aldık. Köyden tuttuğumuz bir araba ile dolmuşların geçtiği durağa kadar gittik. Yarım saat içinde geçen dolmuş geldi ve Fethiye'ye döndük. Otogar yakınlarına bıraktığımız aracı alarak yine bir pansiyonda dinlenerek ertesi gün İstanbul yollarına düştük.
Açıkçası Çarşamba günü dönüp dönmemek konusunda çok tereddütte kaldım. Resmen bırakıp dönmek istemiyordum. Ancak Perşembe günü bütün gün yağacak yağmur ve önümüzde bulunan yağmur sonrasında tehlikeli bir olabilecek bir gavurağılı inişi olması sebebi ile geri dönmek zorunda kaldık. Yanımda yeğenim olmasaydı dener miydim bilmiyorum. Ancak İlkbahar aylarında kaldığım yerden devam etmek üzere yeni planlar yapmaya başladım bile...